Ş.ALTAYLI

Tuval Üzeri Yağlı Boya
22x34

Ş.Altaylı
1978 yılında Ankara’da doğduktan bir süre sonra, tam da böyle bir günde, evinin hemen karşısındaki ilkokula yazıldı. Bugün hala, sarı saçlı ve siyah önlüklü küçük Sanem, bazen annesinin elinden tutarak, bazen tek başına, eczanenin önündeki yaya geçidinden dikkatle yürüyerek okula gider. Günün doğru anında, biraz da şanslıysanız, onu siz de görebilirsiniz.



Daha sonra, altı sene süren ortaokul ve lise eğitimi sırasında, biraz daha fen okudu ve artık mühendisliğe hazırdı. Acaba o yıllarda defterlerinin arkasına küçük resimler çizmiş miydi?



Sanem, mühendislik mektebine başladığında, uzun bir yolu aynı sabırla gidip gelmek zorunda kaldı. Bu defa ilkokulunun biraz uzağındaki bir durakta otobüs beklerdi. Belki bir keresinde göz göze gelmiş olma ihtimalimiz, beni gizliden gizliye mutlu eder. Bunu ona hiç söylemedim.



Bir de, o yıllarda Sanemle beraber Ankara’da yaşayan herkes, bu şehri sever ve özler. Aynı sokaklarda yürüyüp, anne ve babalarının daha genç, hayatın kendileri için daha basit olduğu günlerde hissettikleri duyguları hatırlamaya çalışırlar. Onlardan bazıları, Sanem’in resimlerindeki kalabalık şeyler arasında saklanıp bize gülümser.



Sanem, kalabalık şeylerin ve onların arasına saklanmış olanların resimlerini senelerce çizemedi. Aslında her biri baştan sona bir burç köşesi gibi yorumlanması gereken gazeteler, Sanem'in doğduğu gün bir sürü başka konu dışında, ilkokul son sınıflar için matematik, fen ve tabiat ders notları yayınlamıştı. O gün hiçbirinde sanat sayfası yoktu. Bu yüzden ressamlık okuluna gidemedi.



Ama bunu artık sorun etmemeli. Mühendisliğe ara verip, Ankara’dan önce Washington’a, sonra Bakü’ye taşındığında, resmedilmek isteyen herşey ona poz vermeye başlamıştı. Washington’daki Smithsonian Enstitüsü’nde gittiği dersten çıkıp yeni fırçalar alırdı. O fırçalardan bazıları, daha sonra Bakü’de artık resim dersi vermeye başladığında ambalajlarından çıktılar. Şimdi hep başka yerlere taşınıyorlar.