53- "Duvarın İncileri 8" Tablo Müzayedesi
-Müzayede komisyonu %15'dir
-Alıcı İptal Veya Cayma Durumunda Toplam Tutarın %30'unu Ödemek Zorundadır.
MÜZAYEDE AÇIKLAMASI
Pey verebilmek ve canlı müzayedelerimize katılabilmeniz için üye olmanız veya üye girişi yapmanız gerekmektedir
Değerli Antikalarım.com ailesi;
Sizin için özenle hazırlamış olduğumuz ve sizlere sanatı sanatla sunduğumuz "Duvarın İncileri 8" Müzayedemize hepiniz hoş geldiniz :)
Müzayedemiz antikalarim.com adresimizde 09/03/2024 Cumartesi günü yayına girmiş olup, 17/03/2024 Pazar günü saat 14:59’a kadar pey alımına devam etmektedir.
17/03/2024 PAZAR günü saat 15:00'da ise canlı online müzayedemiz, antikalarim.com adresimizde başlayacaktır.
-KAZANDIĞINIZ ESERLERİ ARTIK KREDİ KARTIYLA ÖDEYEBİLİRSİNİZ :)
Not:
-Kazanılan eserlerin ödemesi 7 iş günü içinde yapılmadığı taktirde antikalarim.com'un hukuki işlem başlatma hakkı olacaktır. Özel durumları firmamıza bildiriniz.
-Eserlerin fotoğraflarını incelerken, daha net bir görüntü için ekran parlaklığınızı açmanızı öneririz.
-Eserlerin ölçülerini dikkatlice okumanızı rica ederiz.
-Açık artırmadan alınan eserler kesinlikle geri iade edilemez.
Bizimle +905366612464 numaralı Antikalarım.com whatsapp hattından 7/24 iletişime geçebilirsiniz.
Eser teslimi ile ilgili bilgilendirme:
Değerli üyemiz, kazanmış olduğunuz eserler, canlı müzayede bittikten hemen sonra ekip arkadaşlarımız tarafından size ulaşması için özenle hazırlanacaktır.
Kazanmış olduğunuz eserlerin toplam tutarını tarafımıza ilettikten sonra, eserleriniz en kısa zamanda anlaşmalı olduğumuz “Yurtiçi Kargo” firmasına teslim edilecektir.
Eserlerinizin kargo firmasına teslimi yapıldıktan sonra tarafınıza ulaşması ortalama “2-3” iş günüdür.
Saygılarımızla:
Antikalarım.com
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
1943 yılında doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini Adana ve Mersin'de tamamladıktan sonra 1970 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun oldu. Baba mesleği olan sahaflığı yaparken ebru sanatı ile tanıştı. 20 yıl kadar Ankara'da "ebru kitabevi"ni işletti. O dönem kaybolmaya yüz tutmuş sanatlarımızdan olan ebruyu, destansı bir alâka ve ihtirasla Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyarak hocası Mustafa Düzgünman'dan öğrendi.
Prof.Dr. Uğur Derman'ın ifadesi ile "Cumhuriyet tarihinin ilk icazetini" aldı. Türk kültürünü ve sanatını su yüzünde aksettirdi ve levhalar halinde ölümsüzleştirdi. Ulusal ve Uluslararası birçok sergi açtı (ilk sergisini Topkapı Sarayında rekor sayıda eserle açtı), seminer ve konferanslar verdi. Başta Kültür Bakanlığı olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluş adına; Avrupa'dan Amerika'ya, Afrika’dan Uzak Doğu'ya ve Avusturalya'ya kadar farklı kıtalarda kültür ve sanat bayrağını en yüksek burçlara dikti. Son olarak da yıllarca hizmet ettiği bu sanatın UNESCO tarafından "Somut Olmayan Kültürel Miras" olarak "Ebru: TÜRK Kağıt Süsleme Sanatı" şeklinde Aralık 2014'te tescilinin alınmasında bizzat görev aldı.
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
1943 yılında doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini Adana ve Mersin'de tamamladıktan sonra 1970 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun oldu. Baba mesleği olan sahaflığı yaparken ebru sanatı ile tanıştı. 20 yıl kadar Ankara'da "ebru kitabevi"ni işletti. O dönem kaybolmaya yüz tutmuş sanatlarımızdan olan ebruyu, destansı bir alâka ve ihtirasla Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyarak hocası Mustafa Düzgünman'dan öğrendi.
Prof.Dr. Uğur Derman'ın ifadesi ile "Cumhuriyet tarihinin ilk icazetini" aldı. Türk kültürünü ve sanatını su yüzünde aksettirdi ve levhalar halinde ölümsüzleştirdi. Ulusal ve Uluslararası birçok sergi açtı (ilk sergisini Topkapı Sarayında rekor sayıda eserle açtı), seminer ve konferanslar verdi. Başta Kültür Bakanlığı olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluş adına; Avrupa'dan Amerika'ya, Afrika’dan Uzak Doğu'ya ve Avusturalya'ya kadar farklı kıtalarda kültür ve sanat bayrağını en yüksek burçlara dikti. Son olarak da yıllarca hizmet ettiği bu sanatın UNESCO tarafından "Somut Olmayan Kültürel Miras" olarak "Ebru: TÜRK Kağıt Süsleme Sanatı" şeklinde Aralık 2014'te tescilinin alınmasında bizzat görev aldı.
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Timuçin Tanarslan
(1943-2015) Ebru Sanatı
(Not: Aile tarafından onaylı ve imzalıdır.)
Ölçü: 32x50 cm
Vecih Bereketoğlu
Baskı "Çiftlikte İnekler" (1895-1971)
42x30 cm
Hasan Vecih Bereketoğlu
(1895, Rodos - 21 Haziran 1971, İstanbul) Türk izlenimci ressam. 1914 Kuşağı ressamlarından biridir.
Hasan Vecih Bereketoğlu Kazasker Bereketzade Cemil Bey’in oğludur. Babasının memur olmasından dolayı ilköğretimini Mısır'da yaptı. Liseyi ise Rodos'ta tamamladı. İstanbul Darülfünün Hukuk Fakültesi'nde eğitimde gördü. Resim alanındaki ilk derslerini 1916 ile 1920 yılları arasında Halil Paşa'dan aldı. Güzel Sanatlar Birliği'nin kuruluşuna destek veren isimlerinden biri oldu. 1922-1923 yıllarında Paris'te bulundu ve Julian Akademisi'nde davam etti. 1923 yılında Türkiye'ye geri dönerek Kadıköy Halkevi Başkanlığı görevini üstlendi. 1943 yılında Ankara'ya taşınınca Cumhurbaşkanlığı daire müdürü oldu. Bu yıllarında natürmort eserler verdi. Sanat hayatında genel olarak izlenimci anlayışı benimseyerek bu türde eserler verdi. İstanbul ve İstanbul değerleri konulu çalışmalarında Halil Paşa, Hikmet Onat ve Nazmi Ziya Güran'dan etkilendiği görüldü. Fenerbahçe, Kurbağalıdere ve Göksu manzaralı resimleriyle daha çok açık hava ressamı olarak anıldı. Bu resimlerinde ışık unsurunu rengi belirleyen unsur olarak görmeyerek doğada yarattığı yansıma ile sundu
Refik Epikman
Baskı "Köşedeki Ev" (1901-1974)
48x29 cm
Refik Epikman
1902 yılında İstanbul’da doğdu.
Davutpaşa İdadisi’nde orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) giren Refik Epikman, Avrupa sınavını kazanarak gittiği Paris’te 1924-1928 yılları arasında Julian Akademisi’nde çalıştı.
Yurda dönüşünde Güzel Sanatlar Akademisi’nde kısa bir süre öğretmen yardımcılığı yaptı. Daha sonra Ankara’ya yerleşerek uzun yıllar öğretmen ve sanatçı olarak çalıştı.
Ankara Lisesi’ndeki öğretmenlik görevini, Resim-İş Bölümü’nün kurulmasında büyük çaba gösterdiği Gazi Eğitim Enstitüsünde sürdürdü. Resim-İş Bölümü’nün kurulması amacıyla incelemelerde bulunmak için Almanya’ya gönderilen eğitimciler arasında yer aldı. Sanatçılara yurt manzaraları yaptırmak amacıyla düzenlenen gezi programları çerçevesinde, Hatay’a gönderildi.
Avrupa’dan döndüğü yıllarda Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer alan Refik Epikman, bu topluluğun karma sergilerine katıldı.
Eğitici çalışmalarını, resmî görevi dışında amatör ressamların yetişmesi yolunda da değerlendirdi. Yabancı ülkelerde açılan sergilere katıldı. İlk yıllardan başlayarak Devlet Resim-Heykel Sergilerine resim verdi. Çeşitli dergi ve gazetelerde, özellikle de yayımlanmasına büyük katkıda bulunduğu Ar dergisinde, sanat sorunları üstüne yazılar yazdı. Halkevleri tarafından yayımlanan aydınlatıcı kitaplara katkıda bulundu. Tiziano Vecellio’nun Sanatı (1947) ve Rubens’in Sanatı (1951) adlı iki monografik inceleme yayımladı. Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nin (AICA) Türkiye komitesinde görev aldı. 1944’teki 6. Devlet Sergisi’nde üçüncülük, 1958’deki 19. Sergi’deyse ikincilik ödülü kazandı.
Adnan Turani
Baskı "Yeşil İçin Şarkı" (1925-2016)
45x28 cm
Adnan Turani
1925 yılında İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğdu. İstanbul Öğretmen Okulundan ilkokul öğretmeni olarak mezun oldu. 1945 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünün resim-iş bölümünden 1948 yılında mezun olduktan sonra beş yıl resim öğretmenliği yaptı.
1953 yılında devlet bursuyla Almanya'ya gitti. Münih Güzel Sanatlar Akademisinde Franz Nagel, Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisinde Henninger ve Willi Baumeister, Hamburg Güzel Sanatlar Akademisinde de Heins Trokes ile çalıştı. Lisans ve yüksek lisans öğrenimini tamamlayarak Türkiye’ye döndü.
1959 yılında yurda döndüğünde Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümünde atölye öğretmenliğine başladı ve 1970 yılına kadar bu görevini sürdürdü. 1970'te Hacettepe Üniversitesi Edebiyat ve Güzel Sanatlar fakültelerinde de derslere girdi.
1972 yılında doktoraya başladığı Hacettepe Üniversitesinde Güzel Sanatlar Enstitüsü kordinatörlüğünü de yürüttü. 1973 yılında doktor unvanını alan sanatçı, 1978’de doçent oldu. 1986 yılına kadar Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi sanat tarihi bölümünde öğretim üyeliği görevinde bulundu. 1986 ile 1987 yıllarında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü başkanlığı yapan Adnan Turani, 1990 yılında emekli oldu.
Adnan Turani’nin yüksek eğitim hocalığı sırasında plastik sanatlar estetiği, sanat felsefesi ve sanat tarihi ve üzerinde hazırladığı yayınlanmış eserleri de bulunmaktadır.
1990'dan bu yana çalışmalarını, yaşadığı kent olan Ankarada sürdüren Turani, 17 Aralık 2016 günü tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde hayatını kaybetti.
Neşet Günal
Baskı "Ana ve Çocuk" (1923-2002)
31x45 cm
Neşet Günal
Türkiyede figüratif resim sanatının öncüsü, en önemli temsilcisi; eksiksiz deseni, kompozisyonu ve ifade gücüyle Türk resminin klasiklerinden biri olarak anılıyor. Biçim estetiği kübistlere ve Léger’e benzerlik gösterir. Resimlerinde tema olarak Anadolu insanı, zor yaşam şartları hakim olup bu yönüyle sosyal içerikli bir sanat anlayışı benimser. 1958 yılından itibaren ekol haline gelen el ve ayak motiflerinde abartılı kocaman gözleri ile hayatı sorgulayan kocaman gözleri ile Anadolu insanı hantal görüntüsü ile yer alır.
İhsan Cemal Karaburçak
Baskı "Ankara Sokağında Gece" (1897-1979)
27x44 cm
İhsan Cemal Karaburçak 1898'de İstanbul'da doğdu. İlk tahsilini Beşiktaş Rüştiyesi' nde, orta tahsilini Kabataş İdadisi' nde, yüksek tahsilini de P.T.T Mektebi Ali'sinde yaptı. PTT idaresinde müfettişlikten başlayarak Telgraf İşleri Müdürlüğü'ne kadar çeşitli vazifeler gördü. 1933'de Telgraf işleri Müdürlüğü'nden ayrılarak Anadolu Ajansı'nı temsil etti. 1949 yılı sonunda bu görevinden istifa ettim. Resim fırçasını ilk kez elime 1930'da Paris'te Ecole Universelle' de aldı. Kısa bir zaman sonra okulu bırakmak zorunda kaldı Okuldaki katı öğretim kurumları çağda sanat isteklerine uygun düşmemişti. Bu açıdan akademik tahsil yapmamış ''audodidaact'' dedikleri kendi kendini yetiştirmiş bir ressam olarak tanındı. Sanat görüşünü ve anlayışını, 1951'den itibaren açtığı kişisel sergileri nedeniyle ve aynı adı taşıyan broşürlerinde, verdiği çeşitli konferanslarda, sanat ile ilgili söyleşilerinde açıkladı. 1956 Ankara'da kendi adını taşıyan bir galeri açtı.10 Haziran 1970 tarihinde Ankara'da vefat etti.
Hüseyin Yüce
Baskı (1928-215)
47x26 cm
Hüseyin Yüce
1928 yılında Kütahya merkeze bağlı Göveçci köyünde doğdu. Devletin açtığı gece kurslarında, alfabeyi öğrendi. İlk derslerini, aynı zamanda hattat olan köy imamından aldı. Bu ''ilk aşinalık, resim melekesinin temelini'' oluşturdu. Resim öğretmeni Necati Astarcıoğlu'nun özendirici etkisiyle, resim yapmaya başladı. İlkokul alfabesinden çizdiği İsmet Paşa portresiyle, bir orman peyzajı, ilk resimleri oldu. Resim çalışmalarına giderek hız kazandırdı. Doğa konularını ele aldığı resimleri, onu bu türe yönlendirici bir katkı sağladı. İlk sergisini, 1965'te Kütahya'da açtı. 1968'de Ankara'da açtığı ikinci sergisi, 1965'te sanat çevrelerinin dikkatini çekti. Hindistan, Romanya, Mısır, Finlandiya, Çekoslavakya, Monako ve Fransa'da düzenlenen uluslararası naif ressamlar sergilerinde yer aldı. Herhangi bir akademik öğrenim görmeden, içgüdülerinin yönlendirici etkisiyle resim yapan ve bu nedenle naif olarak adlandırılan ressamlar grubunun Türiye'deki önemli temsilcileri arasında yer aldı. 06 Şubat 2015 Cuma günü hayatını kaybetti.
Sami Yetik
Baskı "Dağda Kağnı" (1878-1945)
37x30 cm
Sami Yetik
İstanbul’da doğan Sami Yetik ilk resim derslerini Kuleli Askerî İdâdîsi’nde öğrenciyken Osman Nuri Paşa’dan aldı. Eğitimine 1896’da Mekteb-i Harbiyye’de devam etti ve burada Hoca Ali Rıza’nın öğrencisi oldu. 1899’da Eyüp Askerî Baytar Rüşdiyesi’nde resim öğretmeni olarak çalışmaya başladı. 1900’de girdiği Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nden 1906 yılında birincilikle mezun oldu. 1909’da Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. 1910’da Serasker Mahmud Şevket Paşa’nın desteğiyle Paris’e gitti. Burada, Académie Julian’deki eğitimi süresince Jean-Paul Laurens’in atölyesinde çalıştı. 1912’de Paris’ten döndü ve orada resim eğitimi alanında gördüğü yeniliklerin Sanâyi-i Nefîse programında da uygulanmasını talep eden yazılar yazdı. Kuleli Askerî İdâdîsi’nde öğrenciyken yakın arkadaşlık kurduğu Mehmed Ali Laga ile birlikte Balkan Savaşı’na katıldı. 1913’te iki ressam da esir alınarak Sofya’ya gönderildi ve ertesi sene serbest bırakıldılar. Birinci Dünya Savaşı sırasında savaş resimleri yapmak üzere 1917’de kurulan Şişli Atölyesi’nde çalıştı. Bu atölye sonucunda ortaya çıkan resimler 1918’de Viyana’da sergilendi. İki cilt olarak planladığı Ressamlarımız isimli kitabının yalnızca ilk cildini 1940’ta tamamlayabildi.
Zeki Kocamemi
Baskı "Manzara" (1901-1959)
43x30 cm
Zeki Kocamemi
Ünlü Tanzimatçı Sami Paşa’nın soyundan gelen Zeki Kocamemi 1900’de İstanbul, Fatih’te dünyaya geldi. İlköğrenimini Hadika-i Meşferet Mektebi’nde yaparken ortaöğretimini özel okullarda bitirdi. 1916 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kayıt yaptırarak ilk önce Önce Hikmet Onat’ın daha sonra da İbrahim Çallı’nın atölyelerinde devrin en önemli iki ressamından eğitim aldı.
I.Dünya Savaşı devam etiği için askerlik çağına gelir gelmez 1918’de askere alındı. Bu nedenle eğitimi yarım kaldı. Lakin 1919 da mütareke imzalandıktan sonra okuluna geri döndü. Okulda ilken açılan sergilere resimleri ile katılıyordu. Okula girdiğinde Dereli, Çelebi, Epikman, Berk, Cüda, Saim Özeren' gibi isimlerle aynı okulda eğitim görüyordu. Şerif Akdik, Refik Epikman, Ressam Elif Naci' , Mahmut Cûda, Muhittin Sebati , Ressam Ali Avni Çelebi, Cevat Dereli v , Fahrettin Arkunlar, Hamit Görele , Halil Dikmen , Eşref Üren, Cemal Tollu , Turgut Zaim gibi Cumhuriyet döneminin ilk ve en önemli ressamları arasına girdi.
1922 yılında mezun oldu. Akademi’de öğrenci olduğu sırada 2. Galatasaray Sergisi’ne katılarak; hocalarıyla birlikte eserlerini sergileme olanağı buldu. Saim Özeren ile birlikte Yeni Resim Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alarak; ileride kurulacak olan Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’ nin de ilk temellerini atarak Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin kurucuları arasında yer aldı. Bu heykeltıraşlar ve ressamlar Çallı Kuşağı’nın renkçi tutumunun yanı sıra çizgiye, ve yapısal sağlamlığa öncelik veren resimler yapmışlar izlenimciliğe karşıt bir tutum izlemişler sanatçıların çıkarlarını korumak, bireysel sanata özgürlük getirmek vb. amacını gütmüşlerdi.
Hans Hofmann, modern akımların çeşitlenip biçimlendiği Paris’te yetişmiş, Henri Matisse ve Robert Delaunay’in sanatlarından etkilenerek kübist ve dışavurumcu anlayışta eserler üretmişti. Zeki Kocamemi de bu etkiler ve tesirler altında eğitim aldı. Hofmann atölyesinde Saksılı Tabure, Poz Veren Çıplak ve Otakçılar adlı çalışmalarından başka, bugün Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi koleksiyonlarında bulunan 1926 tarihli “Gazete Okuyan Çıplak” adlı deseni de bu dönem içinde yaptı.
Ali Avni Çelebi ile 1929 yılında Müstakiller Grubunu oluşturdu. Bu ressamlar ve sanatçılar grubu ilk sergisini I. Genç Ressamlar adı ile Ankara Etnografya Müzesinde gerçekleştirmişlerdi. Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisine girerek İç Mimarlık Bölümünde ve 1930 yılında Prof. Gunter’in asistanı olmuştu. Bu asistanlık süresi üç yıl sürdü. 1930-1933
Asistanlık süresini bitirdikten sonra İç Mimarlık Bölümüne öğretim görevlisi olarak atandı. 1938 yılında CHP’nin açtığı ve Halk Evlerinin desteklediği Yurt Gezileri kapsamında Rize’ye gitti. Rize de reisimler yaptı. Rize’de yaptığı Çay Ziraati adlı resmi, Cezanne’ın peyzajlarına benzemiş ve o yıllardaki resimlerinde Cezanne etkisini hissettirmişti.
Yurt gezileri neticesinde toplanan eserlerin Anadolu’da dolaştırılması programı çerçevesinde o da görev alarak 1944 yılında Konya'ya gitti. Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği ile katıldığı I.Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Atatürk’ün Cenaze Töreni adlı resmiyle birincilik ödülünü kazanmıştı. . Bu resim, Mekkâre Erleri adlı tablosu ile benzer nitelikler gösteriyor 15. yüzyıl Rönesans sanatçılarının resimlerini andırıyordu. Hayatını resim öğretmenliği ve resimlerini satarak idame ettiremiyor, boş zamanlarında marangozluk yapıyordu. Bu nedenle Marangoz Zeki diye de anılır olmuştu.
1946 yılında İsmail Hakkı Oygar Sanat Galerisinde ilk kişisel resim sergisini açtı. Müstakiller ile birlikte pek çok sergiye katılan sanatçı, 1947 yılında D Grubu’na katıldı. 1951’den 1959’a dek resim yapmaya ara verdi 1954 yılında tüm öğrencilerinin çalışmalarından oluşan karma bir resim sergisi daha açtı. Ölümünden bir süre önce yeniden resme başladı ancak, 3 Mayıs 1959 yılında ani bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti.
Eren Eyüboğlu
Baskı "Kervan" (1913-1988)
47x30 cm
Eren Eyüboğlu
1913’de Romanya’da doğdu. Yaş kentinde Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim öğrenimi gördü. Buradaki eğitiminden sonra 1930-1932 yılları arasında Paris’te Andre Lhote atölyesinde resim eğitimini geliştirdi. İlk sergisini 1933 yılında Paris’te açtı.
1936’da Paris’te tanıştığı Bedri Rahmi Eyüboğlu ile evlendi. Yurda döndükten sonra sergilere katıldı. 1957’de Edinburg Festivalinde, 1958’de Hamburg Türk Kadın Ressamlar Sergisinde yapıtlarıyla yer aldı.
İlk kişisel sergisini 1941’de Istanbul’da açtı. Resim sanatı yanında seramik ile de ilgilendi. Sanat yaşamının başlarında Lhote estetiğinin etkisi altında inşacı/konstrüktif bir anlayışı ön planda tutan sanatçı, daha sonra Bedri Rahmi’nin etkisiyle daha renkçi ve yöresel bir resim anlayışına yöneldi. Bu anlayışa yönelmekle birlikte, biçimin hacim etkisini ve kompozisyona genel kimliğini kazandıran yapısal yorumunu da göz ardı etmedi ve giderek Türk kadın figürlerinin gruplar halinde işlendiği, kendine özgü bir biçem oluşturdu.
Resim ve Heykel Müzesinde, Milli Kütüphane koleksiyonunda, birçok resmi ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.
Osman Hamdi
Baskı "Silah Taciri" (1842-1910)
48x63 cm
1842 yılında İstanbul’da doğan arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’nin (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin kurucusudur.
1860’da hukuk öğrenimi için Paris’e giden Osman Hamdi Bey, resme olan tutkusu sebebiyle Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okuluna devam etti ve dönemin ünlü ressamları Jean-Léon Gérôme ve Gustave Boulanger’den dersler aldı.
Aynı yıllarda Paris’e eğitim için gönderilen Süleyman Seyyid ve Ahmed Ali (Şeker) Paşa’yla 1867’de açılan 2. Uluslararası Dünya Sergisi’nde Osmanlı Pavyonu’nun hazırlıklarında çalıştı ve eserleri sergilendi.
1871 yılında İstanbul’a dönen sanatçı, sarayda yabancı elçilerin protokol işleriyle ilgili göreve atandı. Gösterdiği başarılarından dolayı Sultan Abdülaziz tarafından 1873 yılında Viyana’da açılan Uluslararası Sergi için görevlendirildi.
İçinde bulunduğu kültürel ortamın ve sürdürmekte olduğu görevlerin sorumluğu doğrultusunda döneme uygun aydınlanmacı gelenekten beslenen resimler yaptı.
Dinçer Erimez
Baskı "Bayram Arabası" (1933-2022)
47x65 cm
Dinçer Erimez
İstanbul'da doğdu.1957'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. 1959-1960'da İtalya'da sanatsal incelemeler yaptı. 1963 yılında ''Devlet Resim Ve Heykel Sergisi'nde 2.lik ödülü aldı. Aynı yıl Akademi'ye öğretim üyesi olarak atandı. Sanatçı halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyesidir.
Kayıhan Keskinok
Baskı "Karadeniz'de Düğün" (1923-2015)
47x64 cm
Kayıhan Keskinok
1923 yılında, emperyalist saldırılara karşı ilk kurşunun anıtlaştığı, utkunun kenti İzmir’de doğdu. Çocukluğunun ilk yılları, kaçan düşmanın evsiz barksız bıraktığı, yakıp yıktığı kararmış topraklarda, yanık kiremit kokuları arasında geçti. 1930-35 yıllarında sırasıyla Gazipaşa (Uşak), Karapınar (Adana, Belemedik) ve İsmet İnönü (Adana) İlkokulllarında okudu. Ortaöğrenimine 1935 yılında Adana I. Ortaokulu’nda başladı. 1941 yılında Adana Öğretmen Okulu’nu bitirdi. 1941-42 ders yılında Iğdır İkinci İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı.
1942 yılında girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nü 1945 yılında bitirdi. Enstitüde, resim dalında Refik Epikman ve Malik Aksel’in, modlajda Hakkı İzet’in öğrencisi oldu.
Ankara o yıllar, II. Dünya Savaşı’nın bütün maddi sıkıntılarına karşın, halka ve üniversite öğrencilerine yönelik, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın düzenli konserleriyle, Devlet Konservatuvarı Uygulama Sahnesi’nin opera ve tiyatro etkinlikleriyle ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın devrimci bir sürat ve çoşkuyla halka sunduğu “Klasikler” olarak ün yapan çeviri çalışmalarıyla övünç duyulan bir kültür başkentidir. Kayıhan Keskinok bütün bu kültürel kaynaklardan yararlanarak kendisini yetiştirmiş, resim çalışmalarının yanı sıra, okulun tiyatro topluluğunda ve korosunda yer almış, spor etkinliklerine katılmış, Türkkuşu’nun planör ve paraşüt eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır.
Sırasıyla, Boğazlıyan (1946) ve Görele (1948-50) Ortaokullarında, Kars (1950), Trabzon (1950-60) ve Ankara Kurtuluş (1961-62) Liselerinde resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak çalışmış, bu görevleri sırasında kendisini hem eğitmen hem de bir sanatçı olarak yetiştirmiştir. İlk kişisel sergisini 1956 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Fakültesi’nde açmıştır.
1960 yılında Lozan Güzel Sanatlar Okulu’nda (Ecole des Beaux-Arts) “biçim grameri” alanında öğrenim görmüş, 1962 yılında öğretmen olarak atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde aynı alana yönelik “Form ve İnşa” dersini eğitim programına sokmuştur. Bu eğitim kurumunda 1968 yılına kadar çalışmıştır. 1970 yılında TRT Televiyonu Artistik Hizmetler Şubesi’nde göreve başlamış, dekoratör ve müdür olarak on yıl kadar çalıştıktan sonra bu kurumdan 1980 yılında emekli olmuştur.
2015’de Ankara’da yaşama veda etmiştir.
Mustafa Ayaz
Baskı "Yörükler" (1938)
46x64 cm
Mustafa Ayaz
Çağdaş Türk Resim Sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz, 1938 yılında Trabzon’un Çaykara kazası Kabataş köyünde doğar. II. Dünya Savaşı’nın bunalımlı yıllarına rastlayan çocukluğu, yoksulluk ve hastalıklarla geçer. İlkokula ancak 10 yaşında iken başlayabilme olanağı bulan Ayaz’ın resme ilgisi o sıralarda başlar.1953’de Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne girer. Orta sınıf son sınıfta iken hocalarının dikkatini çeker ve İstanbul Çapa İlk öğretmen okulunun Resim Semineri sınavlarına girmesi önerilir. Sınava girer ve kazanır. O zamanlardan yolu belirlenmiş olur. Bu yol sanat yolu olacaktır.1959 yılında Çapa İlk öğretmen okulunu bitirir. Bir yıl ilkokul hocalığından sonra, 1960’da Gazi Eğitim Enstitüsünün Resim Bölümüne girer ve oradan 1963’de mezun olur. 3 yıl Çorum İlk öğretim okulunda resim öğretmenliği ve atölye şefliği yapar. 1966’da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü asistanlık sınavını kazanır ve 1984 yılına kadar aynı okulda resim hocalığı yapar. 1984’de Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine geçer, 1987’de buradan emekli olur. 1987 yılında Profesör olan Ayaz, aynı yıl Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine atanır ve 1988 yılı başında bu görevinden kendi isteği ile ayrılır. O günden bu yana çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir.
Yurtiçinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve 19 ödül kazanan sanatçı; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve bienallere katıldı. Ayaz’ın 400’den fazla yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında, 4.000’e yakını da yerli koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Nuri Abac
Baskı "Bahçeli Saz" (1926-2008)
45x63 cm
Nuri Abaç
1926 yılında İstanbul’da doğdu. 1944 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü, Leopold Levy Atölyesi’ne girdi. Bir yıl sonra geçiş yaptığı Mimarlık Bölümü’nden 1950’de mezun oldu. 1961 yılında Ankara’ya yerleşti. Gündelik hayat görüntülerini, Anadolu söylenceleri ve geleneksel sanat formlarımızla ilişkilendiren, nakış-resmi çağrıştıran ve dekoratif nitelikli özgün bir “gerçeküstücü” üslupla karşımıza çıkmıştır. Resmin fonunda mimari formasyonu çağrıştıran bir dokusal yapı geliştiren Abaç, bu alt-yapı üzerinde çok figürlü ve istifleme eğilimli “mizahi bir durumu” sahneleme düşüncesindedir. Daha çok geleneksel Orta Oyunu ve Karagöz’ün sunduğu görsellikle rastladığımız figürasyonu bir tipleme çalışmasıyla kendine mal eden, sıcak ve sempatik sunumlar gerçekleştirmiştir. Abaç’ın mimari yapı anlayışına dayalı resim yaklaşımında geçmişe özlemle eşdeğer, toplumsal eleştiri de içeren ironik göndermeler söz konusudur. 1970’den önceki resimlerinde Anadolu kültürünün efsanevi mitolojik yaratıklarını masalsı ve gerçeküstücü-fantastik bir biçemle resimledi. Daha sonraları yöneldiği Karagöz’ün kişiliğinde ve biçim benzetmesinde tarihi ve güncel konuları, olayları ele aldı. Balıkçıları, simitçileri, pazaryerleri, meyhaneleri, düğünleri, çay bahçeleri gibi yurdun akla gelebilecek özgün tüm ayrıntıları üzerinde yoğunlaştı. Geleneksel anlatım biçimlerinden, kültürel kalıtların biçim dillerinden etkilendi ve yöreselliğin evrensel duyumuna ulaştı. 2008 yılında Ankara’da vefat etti.
Ali Avni Çelebi
Baskı "Kelebek Yakalayanlar" (1904-1993)
67x46 cm
Ali Avni Çelebi
1904 yılında İstanbul'da doğdu. Babasının teşvikiyle 1918'de girdiği Sanayi-i Nefise'de Hikmet Onat ve İbrahim Çallı'nın öğrencisi oldu. 1922 yılında yurt dışına çıktı ve Münih'te Hans Hoffman'ın yanında çalıştı. 1927 yılında Türkiye'ye geri dönüp Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliğini kurdu. 1932 ve 1938 seneleri arası Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde eğitim görevlisi olarak çalıştı. 1938'de Leopold Levy'nin asistanlığını yaptı ve 1967'de emekliye ayrılana kadar atölye hocalığı görevini sürdürdü.
1993 yılında İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Ercüment Kalmik
Baskı "Anadolu Köyü" (1908-1971)
67x45 cm
Ercüment Kalmık
1908 yılında İstanbul’da doğdu. Türk sanat tarihçisi olan Kalmık lirik soyut resimleri ile tanınan bir ressamdır. Ercüment Kalmık, Galata Scottish Mission’da liseyi bitirditen sonra 1929’da Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı Atölyeleri’nde çalıştı. Akademideyken Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. 1937’de Akademi’den mezun oldu. 1939’da Paris’te Andre Lhote Atölyesi ve Sorbonne Üniversitesi kurslarına katıldı. 1942’de Ankara Kız Meslek Öğretmen Okulu’nda, 1943 İstanbul Nişantaşı Kız Enstitüsü’de, 1948’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde resim öğretmenliği yaptı. 1954’te İtalya’ya gitti. 1959’da Türk Rekreasyon Derneği’nin kurucu üyeleri arasına katıldı. 1960 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü sertifikası aldı. 1960 yılında Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti kurucularına katıldı. Türk resmi üzerine radyo konuşmaları yaptı, konferanslar verdi ve makaleler yazdı. 1962’de Sao Paulo Bienali’ne katıldı. Kalmık'ın yapıtları İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde ve birçok özel koleksiyonda bulunur. Sanatçı 1971 yılında İstanbul'da vefat etti.
Nazmi Ziya Güran
Baskı "Tophane - Nusretiye Camii"
66x45 cm
Nazmi Ziya Güran
1881 yılında İstanbul’da Aksaray’ın Horhor semtinde dünyaya gelir. Babası Ziya Bey, Fatih’in hocası olan Molla Gürani’nin torunlarından olduğundan aile Güran soyadını alır. Nazmi Ziya ilk tahsilinden sonra Vefa İdadisi’ni bitirir, ardından Mülkiye’ye gider.
Nazmi Ziya 1902 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydını yaptırır. Burada Mösyö Varnia, Mösyö Valery ve Oksan Efendi’den dersler alır.
Halil Paşa
Baskı "Peyzaj" (1856-1940)
67x45 cm
Halil Paşa
Türk empresyonist ressam Halil Paşa 1857 yılında İstanbul’da doğdu. İlk asker ressamlarımızdan olan Halil Paşa “Mühendishane-i Berr-i Hümayun”u bitirdi. Okulu bitirir bitirmez “yaveran” sınıfına alınarak sarayda görevlendirildi. Mezun olduktan sonra askeri liselerde de resim öğretmenliği yaptı. Uzun bir süre Paris’te Jean Leon Gerome‘nin atölyesinde çalıştı. İstanbul’a dönünce önce binbaşılığa sonra da miralaylığa yükseldi.
1914 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi Ali’si müdürlüğüne yükselen sanatçı, Fransa’dan yeni dönen genç ressamları bu okula alarak, okulda yeni bir anlayışla resim yapılmasını sağladı.
Paris’te aldığı empresyonist etkilerle, 1914 kuşağı ressamlarına öncülük eden sanatçı resimlerinde ele aldığı başlıca temalar peyzaj, natürmort ve portrelerdir. Figürlü ve figürsüz deniz ve kıyı görünümleri, Boğaziçi manzaralarını doğrudan açık havada çalıştı. Erken tarihli peyzajlarında figürler akademik anlayışa daha yakındır. Renkler gün ışığıyla aydınlanmıştır. Denizin ışıltılı mavi rengi, kıyılarda portakal sarısı ve kahverengiye dönüşür. Kıyıya serpiştirilmiş figürler küçük, çarpıcı birer renk lekesi olarak vurgulanmıştır.
Empresyonist ışık ve renk çözümlemelerine özgün bir ayırım kazandıran Halil Paşa, bu yönde uğraş veren resim sanatçılarına örnek oluşturdu. Hayatının son yıllarını Mısır’da Abbas Hilmi Paşa’nın konuğu olarak resim yaparak geçirdi. Derin bir anatomi bilgisi de olan ressam, Viyana’da açılan uluslararası bir sergide “Mme, X’in Portresi” adlı eseriyle altın madalya aldı.
Fahrünnisa Zeid
Baskı "Dalyan" (1903-1991)
37x31 cm
Fahrünnisa Zeid
1901 yılında doğdu. Değişik dallarda sanatçılar yetiştirmiş olan Şakir Paşa ailesinin olup, yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ile ressam Aliye Berger'in kardeşi, ressam Nejad Melih Devrim ile tiyatro sanatçısı ve yazar Şirin Devrim'in annesi, seramik sanatçısı Füreya Koral'ın teyzesidir. Sanay-i Nefise'de Resim Bölümü'nde öğrenim gördü. 1928'de Paris'e giderek Ranson Akademisi'nde Bissiere ve Stahlbach Atölyeleri' nde çalıştı. 1934'de, Irak Büyükelçisi Prens Zeid ile evlenerek Amman'a yerleşti. İngiltere, Ürdün, Almanya' da önemli sanat merkezlerinde kişisel sergiler açtı. Paris, New York, Ürdün ve Türkiye müzelerinde eserleri olan sanatçı, soyut resimleriyle tanındı. Sanatı, portreden, soyut-nakışsı kompozisyonlara, spontane izlenimlere varıncaya kadar, değişik yönlerde biçimlendi. Büyük tuval üzerine küçük kareler, üçgenler, dörtgenlerden oluşan geometrik formları sarı, kırmızı, yeşil, beyaz ve mor renklerin en parlak, çarpıcı değerleriyle coşkuyla boyadı. 5 eylül 1991'de Almanya'da vefat etti.
Şeref Akdik
Baskı "Baıkçılar" (1899-1972)
44x31 cm
Şeref Akdik
Türk Empresyonist Ressam Şeref Akdik 1899’da İstanbul’da Fatih’te doğdu. Reis-ül Hattatin olarak tanınan Kamil Akdik’in oğlu olan Şeref Akdik, babasının etkisiyle resim sanatına yönelmiştir. Fatih Merkez Rüştiyesinden sonra Sanayi- i Nesife Mektebi Alisine giren sanatçı 1925 de eğitimini tamamladı.
Ardından Avrupa konkurunu kazanarak Muhittin Sebati Ataman, Mahmut Cuda, Cevat Dereli ve Refik Epikman’la birlikte çalışmalarını Paris Julian Akademisi’nde Paul Albert Laurens atölyesinde sürdürdü.
1928 yılında yurda döndükten sonra, Güzel Sanatlar Birliği bünyesinde Ankara Devlet sergilerine katıldı. Ayrıca özel sergiler açtı. Yine bu dönemde Gazi Eğitim Enstitüsü’nde ve Haydarpaşa Lisesinde resim öğretmenliği yaptı. Daha sonra emekliliğine kadar Akademi Hocalığı yaptı ve pek çok öğrenci yetiştirdi.
Empresyonist stilde çalışan sanatçının yurt içi ve yurt dışı müze koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. 1930’lu yıllarda Cumhuriyet ve devrimlerini konu alan resimler yaptı.
İstanbul’un ağırlıklı olarak Anadolu yakasındaki semtlerle ilgili peyzajlar çalıştı. Aynı zamanda Hattatlık da yapan sanatçı, sonraki yıllarda İstanbul Moda’da kurduğu özel resim atölyesinde bir çok öğrenci de yetiştirmiştir.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu
Baskı "Tophane" (1911-1975)
47x31 cm
Bedri Rahmi Eyüpoğlu
Şair, yazar ve ressam (D. 1911 , Görele / Giresun – Ö. 21 Eylül 1975, İstanbul). Asıl adı Ali Bedrettin Eyuboğlu. Nüfus kaydında ve birçok kaynakta doğum yılı 1913 olarak geçer. Ancak, öğrencisi Turan Erol’un belirttiğine ve aile çevresine göre doğum tarihi, 1911’dir. İlk ve orta öğrenimini Artvin, Kütahya ve Trabzon’da yaptı. Trabzon Lisesi’ne devam ederken, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçti. Burayı bitirmeden, 1931 yılında Fransa’ya gitti ve müzelerde kopyalar yaptı. 1932’de Fransa’ya ikinci kez gitti ve Paris’te, André Lhote’un atölyesinde ders aldı. 1933’te Türkiye’ye döndü. Kısa sürelerle çevirmenlik, Tekel Genel Müdürlüğünde vitrin düzenlemeciliği gibi işlerde çalıştı. 1936’da, ikinci kez Akademi’nin diploma sınavına girdi ve diploma aldı. 1937’de, Akademi’nin Resim Bölümünde, Léopald Levy’nin asistanı olarak çalışmaya başladı ve profesörlüğe kadar yükseldi. Amerika’da kaldığı üç yıl (1960-63) dışında, ömrünün sonuna kadar, akademideki öğretim üyeliğini sürdürdü. Paris’te Andre Lhote’un atölyesinde çalışırken tanıştığı Romanyalı Ernestine (Eren) Hanım’la, 1936 yılında İstanbul’da evlendi. Ressam olan eşi Eren Eyuboğlu ile birlikte, “D Grubu”na katıldı. İstanbul’da Küçükyalı Mezarlığı’nda gömülüdür.
Bedri Rahmi Eyuboğlu, ressamlığı kadar şairliği ile de ünlüdür. Şiirleri 1928’de Muhit dergisinde yayımlanmaya başladı. Sonraki yıllarda Garip (Birinci Yeni) çizgisindeki şiirleriyle Yeni Adım, Tan, Ses, Gün, İnsan, Büyük Doğu, Varlık, Yeditepe gibi dergi ve gazetelerde yazdı. Ayrıca, çeşitli konulardaki yazıları Cumhuriyet gazetesinde çıktı. Halk kültüründen beslenen şiirlerinde sözcüklerle resim yapıyordu adeta. Karadut şiiri büyük bir ilgi gördü. Şiirlerinin bir bölümü pop müziği tarzırda bestelendi.
Ressam Bedri Rahmi Eyuboğlu, Türkiye’de pek çok kişisel sergi açtığı gibi yurt dışında da çok sayıda sergiler açtı. İç ve dış duvar süslemeleri yaptı. Kendisinin ve dönemindeki şairlerin şiir kitaplarını resimledi, kitap kapakları yaptı., Brüksel sergisindeki Türk pavyonuna yaptığı ikiyüz yirmi yedi metrekarelik mozaik pano ile altın madalya ödülü (1958) aldı. Ölümünden sonra, Milliyet Sanat dergisince, 1976’da Yılın Sanatçısı seçildi.
Hamit Görele
Baskı "Şükran Göreleye" (1903-1980)
33x46 cm
Hamit Görele
Türk Empresyonist Ressam Hamit Görele 1903 yılında Giresun’un Görele ilçesinde doğmuştur. 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan Hamit Görele bir dönem resim öğretmenliği yapmıştır. Bu dönemde Avrupa Resim Yarışmasında aldığı ikincilik ödülü sonucu Maarif Vekaleti tarafından Fransa’ya eğitime gönderilmiş; Paris’teki başarılarından dolayıysa 16 Şubat 1929’da Bakanlıktan takdirname almıştır. 1930’da Montparnasse Bulvarı Grand Galerie Moderne’de açılan karma sergide Firavunun Eşi ve Odalık adlı resimleri Cézanne, Matisse, Picasso, Bonnard ve Lhote gibi önemli ressamların çalışmalarıyla beraber yer almıştır.
Dört yıl Paris’te Andre Lhote Akademisi’nde çalışmıştır. 1933’te Türkiye’ye döndükten sonra Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’nin sergilerine katılmaya ve birliğin başkanlığını yürütmeye başlamıştır. 1968 yılında Çağdaş Türk Ressamları Cemiyeti yılın sanatçısı ödülünü almıştır. Yurt içi ve yurt dışında sergilere katılmış, Türk resminin yayılması ve çağdaşlaşmasına katkıları olmuştur. 1978 yılında Devlet Onur Belgesi verilen iki ressamdan biri olan Görele, 1980 yılındaysa Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde başarı ödülü almıştır. Aynı yıl vefat eden sanatçının Resim ve Heykel Müzesi’nde ve birçok özel koleksiyonda eserleri mevcuttur.
Fethi Arda
Baskı "Gecekondular" (1936-1996)
54x45 cm
Fethi Arda
1934 yılında Elazığ'da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi(Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü, Halil Dikmen ve Zeki Kocamemi atölyelerinde öğrenim gördü. 1958'de Akademi'nin Yüksek Resim Bölümü'nden mezun oldu. 1965'de Akademi'ye asistan olarak girdi, dört yıl Sabri Berkel ile çalıştı. 1966'da Salzburg'da E. Vedova' nın atölyesine devam etti. 1967-68'de, Paris'te H.Goetz ile çalıştı, incelemelerde bulundu. 1958'de "Sabit Karamani Resim Ödülü" nü 1984'de Sanat Kurumu tarafından Duran Karaca ile yılın sanatçısı seçildi. İlk sergisini 1959'da İstanbul'da açtı. 1981'de Bayındırlık Bakanlığı danışman-sanatçı kadrosundan emekli oldu. Yağlı boya ve pastel türünde çalışan sanatçının ilk dönem çalışmalarında, Alman anlatımcı resmini anımsatan renkçi ve dışavurumcu öğeler ağır basarken, daha sonraki çalışmalarında ölü doğa konuları ve Bodrum peyzajlarının yer aldığı şiirsel-izlenimci bir palet hakim olmaya başladı. Pastel boyayı kullanımdaki ustalık, öteki resimlerine de yansıdı. 1996 yılında Bodrum'da vefat etti.
Mâlik Aksel
Baskı "Halı Dokurken"
50x50 cm
Malik Aksel
1903’te Selanik’te doğdu. İlk öğrenimini İstanbul’da Bayezit Nümune Mektebi’nde, orta öğreniminiyse Darül Muallimin’de tamamladı. 1928’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanınca Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’ne gönderilerek, dört yıl süreyle resim ve grafik sanatlar bölümünde okudu.
1932’de yurda dönünce Resim Öğretmen Okulu’nda çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne dönüştürülen bu okulun başkentteki etkinliklerine, hem bir ressam, hem bir eğitici olarak önemli katkılarda bulundu. Daha sonra Çapa Eğitim Enstitüsü’ne geçerek resim bölümünü yönetti ve bu görevinden emekliye ayrıldı. 1973’te 34. Devlet Sergisi’nde başarı ödülü kazandı.
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda Galatasaray salonlarında Güzel Sanatlar Birliği’nin düzenlediği karma sergilere katıldı. Sonradan Halkevleri çevresinde halk sanatlarını araştırmaya yöneldi, resimlerinde yöresel konuları ve köy yaşamını işlemeye başladı. 1939’da düzenlenen yurt gezileri sırasında Sivas ve Denizli’ye gitti.
Söz konusu yörelerde geliştirdiği folklor sevgisini köklü bir sanat beğenisi ile kaynaştırdığı resimlerini yaptı. Köy evlerini ve sokaklarını konu alan bu tür resimlerinde, halk yaşamına katışıksız bir duygu ve gözlem gücüyle yaklaşmıştır. Yarattığı bu içtenlik ortak eğilimler ve gelişmeler arasında bir bakıma bağımsız bir ressam olarak dikkati çekmesine neden olmuştur.
Malik Aksel, ne izlenimcilere, ne de kendi kuşağının büyük bir bölümünü etkilemiş olan konstrüktif eğilimlere fazla bir yakınlık duymadı. Yöresel yaşamı olduğu gibi yansıtma kaygısı, ona sanat akımlarının sadık bir izleyicisi olmaktan daha önemli ve kaçınılmaz görünmüştür. Oluşumunu ve estetik değerlerini kendi içinde aramış olan sanatçı, folkloru temel almakla birlikte, folklorun dar görüşlere zemin hazırlayan tuzağına düşmekten uzak kalmıştır.
Bunda, resim değerlerini ön planda tutmuş olmanın ve kaba bir betimleyicilikle yetinmenin de payı vardır. Aksel’in, birbirine sarılmış köy kızlarını konu alan resimleri, yurt sevgisinin anlatımıdır. Ana imgesi, söz konusu sevgiyi biçimlendirirken, buna akademik sanat biçimlerini sindirmiş olmanın katışıksız beğenisi de eklenir.
Adnan Turani
Baskı "Yeşil İçin Şarkı" (1925-2016)
50x30 cm
Adnan Turani
1925 yılında İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğdu. İstanbul Öğretmen Okulundan ilkokul öğretmeni olarak mezun oldu. 1945 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünün resim-iş bölümünden 1948 yılında mezun olduktan sonra beş yıl resim öğretmenliği yaptı.
1953 yılında devlet bursuyla Almanya'ya gitti. Münih Güzel Sanatlar Akademisinde Franz Nagel, Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisinde Henninger ve Willi Baumeister, Hamburg Güzel Sanatlar Akademisinde de Heins Trokes ile çalıştı. Lisans ve yüksek lisans öğrenimini tamamlayarak Türkiye’ye döndü.
1959 yılında yurda döndüğünde Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümünde atölye öğretmenliğine başladı ve 1970 yılına kadar bu görevini sürdürdü. 1970'te Hacettepe Üniversitesi Edebiyat ve Güzel Sanatlar fakültelerinde de derslere girdi.
1972 yılında doktoraya başladığı Hacettepe Üniversitesinde Güzel Sanatlar Enstitüsü kordinatörlüğünü de yürüttü. 1973 yılında doktor unvanını alan sanatçı, 1978’de doçent oldu. 1986 yılına kadar Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi sanat tarihi bölümünde öğretim üyeliği görevinde bulundu. 1986 ile 1987 yıllarında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü başkanlığı yapan Adnan Turani, 1990 yılında emekli oldu.
Adnan Turani’nin yüksek eğitim hocalığı sırasında plastik sanatlar estetiği, sanat felsefesi ve sanat tarihi ve üzerinde hazırladığı yayınlanmış eserleri de bulunmaktadır.
1990'dan bu yana çalışmalarını, yaşadığı kent olan Ankarada sürdüren Turani, 17 Aralık 2016 günü tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde hayatını kaybetti.
Eşref Üren
Baskı "Paris'ten" (1897-1984)
51x46 cm
Eşref Üren
İstanbul'da doğdu. Bursa Ziraat Mektebi'ni bitirdi. Bursa'da Yeşil Türbe' yi çalışan İbrahim Çallı'yı görünce ressam olmaya karar verdi. 1920'de Sanayi-i Nefise Mektebi'ne misafir öğrenci olarak girdi. 6 yıl Çallı ve Hikmet Onat Atölyelerinde çalıştı. 1928'de Paris'e gitti. 1 yıl Andre Lhote'un atölyesi'nde resim çalışmalarını sürdürdü. Yurda döndükten sonra çeşitli okullarda resim öğretmenliği yaptı. 1938'de Paris'e gidip Othon Friesz atölyesinde çalıştı. 1948'de Ahmet Çanakçılı 1.lik Ödülü, 4.,7. ve 28. Devlet Resim ve Heykel Sergileri Ödüllerini, 1981'de Atatürk Yılı Devlet Sanat Ödülü ve 1983'te Kültür Bakanlığı Başarı ödülünü aldı.